Müzikte bazı sesler, dayanışma duygusunu destekler. Bir davayı savunma konusunda bizi cesaretlendirebilir. Müzik, gürültüden uzak olduğu için aykırı, toplumsal ve siyasal tepkilerde ise çok güçlü kültürel bir kaynaktır.
1960’ların Amerika’sına gidelim. Sivil haklar hareketinin, savaş karşıtı protestoların, çevresel farkındalığın yükseldiği dönemler… Bu dönemin müziği ise, adalet, özgürlük, eşitlik ve barış talepleriyle şekillenir. Popüler müzik sahnesinde ise, toplumsal değişimlere ve kültürel dönüşümlere katkı sağlayan iki önemli figür görürüz; Joan Baez ve Bob Dylan… Şimdi de, müzik ve kültür arasındaki ilişkiyi, müziğin toplumsal bağlamlarını ve yine müziğin toplumu nasıl şekillendirdiğini, onların gözünden anlamaya çalışalım.
Joan Baez ve Bob Dylan’ın hayatlarında ve hayatlarının en önemli parçası olan müziklerinde, 20.yüzyılın ortalarında, toplumsal hareketlerle güçlü bir biçimde bağ kurar. Halkı müzik ile yönlendirerek toplumsal dönüşümün bir aracı olarak kullanırlar. Protest, özgürlükçü şarkılar ya da savaşım müzikleri olarak da tanımlanan bu müziklerin aynı zamanda en önemli iki ismi olurlar. Dylan’ın “Blowin’in the Wind” ya da Baez’in “We shall overcome” gibi şarkıları, özellikle bu duruşun simgesi olan bu parçaları litaratüre de geçirirler.
Etnomüzikoloji, müziğin toplumsal yapı üzerinde nasıl bir etki yarattığını ve bu müziğin insanların kültürel kimliklerini, toplumsal rolleri nasıl şekillendirdiğini incelerken, halkın kendisini ifade etme biçimi olan şarkıları da mercek altına alır. Bu bağlamda baktığımızda, Baez ve Dylan’ın müzikleri, hem bireysel hem de kollektif kimlikler üzerine derinlemesine etkiler yaratır. Her iki ismin müziği de, toplumlarının ve hatta uluslararası toplumların kimliğini de şekillendiren araçlar olur. Bir etnomüzikolog olarak her zaman söylerim; müzik sadece bir eğlence aracı değildir. Bir kimlik inşa etme ve hata bir kültürün ifade bulma biçimidir. Dylan ve Baez müziklerinde, Amerikan halkının, özellikle işçi sınıfı ve alt sınıfların deneyimlerini yansıtmışlardır. Amerikan halk müziği geleneğinden beslenirler. Rock, blues ve diğer müzik türlerinin de etkilerini görmek mümkündür. Baez’ın şarkılarının alt yapısında, genellikle folk ve dünya müziği unsurlarının birleştiğini görürüz. Bu müzikal çeşitlilik, etnomüzikolojik açıdan önemlidir çünkü bize, farklı kültürlerin biraraya gelerek nasıl yeni formlar oluşturduğunu gösterir. İşin psikolojik boyutunu da atlamamak gerekir. Hem Baez, hem de Dylan, şarkılarında yoğun duygusal ifadeler kullanırlar. Bu da müziğin, bireysel ruh halleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu, kolektif hafızaya nasıl katkı sağladığını gösterir. Müziğin psikolojik etkileri insanların toplumsal olaylar ve kişisel deneyimlerle ilgili hissettiklerini ifade etmeleri için çok güçlü bir araçtır. Baez ve Dylan’ın müzikleri de, dinleyicilerin duygusal durumlarına dokunarak onları harekete geçirir ve müziğin nasıl bir protesto aracı olarak işlev görebileceğini gösterir.
Amerikan folk müziğine yön vermiş bu iki büyük isim, yaşadıkları büyük aşk ile birbirlerinin hayatlarına da yön vermiştir.